TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, ülkede yaşanan kuraklığın, hayatın gerçeği haline dönüştüğünü ve yapılması gerekenlerin konuşulması gerektiğini belirtti. Tecer, “Trakya’da günde 450 bin ton metreküp su tüketiliyor. Bu suyu arıttıktan sonra deşarj etme lüksümüz kalmadı. Arıtılıp geri kazanarak proseste tekrar kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye‘de son periyotta mevsim sıcaklıklarının olağandan yüksek seyretmesi, kuraklık tehlikesinin artmasına neden oluyor. Bilhassa birtakım baraj ve göletler, doluluk açısından alarm verirken, Tekirdağ‘ın Süleymanpaşa ilçesinde Bıyıkali ve Yazır göletlerinde de su çekilmeleri oldu. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, ivedilikle tedbir alınması gerektiğine vurgu yaptı. Tecer, kuraklığın tüm dünyada tesirli olduğunu, alınacak tedbirlerin kesinlikle uygulanması gerektiğini söyleyerek “Evet hayatımızın bir gerçeği haline dönüştü. İklim değişikliğiyle bir arada yaşanan kuraklık, sıcaklıkların artması, mevsimlerin artık yavaş yavaş olağan devirlerinden kayması. Tabi ki konuşup geçtiğimiz hususlar ancak bunların yakın, orta ve uzun vadede çok önemli sonuçları olacak. Hasebiyle bunlarla çaba etme iklim değişikliğine uyumlu bir adaptasyon sürecine girme vakti geldi. Yapılması gerekenlerin artık konuşulması gerekiyor. Bu yapılması gerekenler, kuraklıkta yaşamayı öğrenme ismine, kuraklığın verdiği ziyanlardan korunma manasında devletin, kurumların, sanayicilerin, birey ve vatandaşların yapması gereken iş ve süreçler var” diye konuştu.
‘SU KAYNAKLARINI MUHAFAZAYA BAŞLAMALIYIZ’Kuraklıkla uğraşta su kaynaklarının korunmasına, endüstride ve ferdî kullanılan sulardan başlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tecer, “Hayat biçimimizi fikri ve uygulamalı olarak dönüştürmemiz gereken noktalar var. Türkiye’de biliyorsunuz suyun yüzde 70’e varan kısmı ziraî sulamada kullanılıyor. Yüzde 10-15 kısmı endüstriyel olarak tüketiliyor. Geri kalanı da konutlarımızda ve iş yerlerimizde kullandığımız sulardan oluşuyor. Münasebetiyle kuraklıkla uğraşta su kaynaklarının korunmasına ziraî sulamalardan sanayi üretiminde kullanılan sulardan ve ferdî olarak kullandığımız sulardan başlamamız gerekiyor. Bir kez endüstrici kesinlikle daha az suyu tüketen yeni teknolojilerle üretim yapmak zorunda. Bu da kâfi gelmeyecektir. Bugünden tezi yok, geç kalınmış bir süreç var ki atık sularının arıtılarak tekrar kazanılıp proseste kullanılması gerekiyor” dedi. ‘DEŞARJ LÜKSÜMÜZ KALMADI’Özellikle Trakya’daki endüstriyel faaliyetlerde, günde 450 bin metreküp su tüketildiğinin altını çizen Tecer, “Bugün Trakya bölgesindeyiz. Buradaki endüstriyel faaliyetlerde günlük tüketilen su ölçüsü nedir biliyor musunuz? Aşağı üst günde 450 bin ton metreküp su tüketiliyor ve bu su belirli bir derece arıtıldıktan sonra deşarj ediliyor. Bu suyu artık arıttıktan sonra da deşarj etme lüksümüz kalmadı. Bu suyun bir kısmının bugünden başlayarak arıtılıp geri kazanarak proseste tekrar kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor. Bu kolay bir iş değildir biliyoruz ancak muhakkak katkı sağlayacaktır. Zira bütün dünyada artık suların geri kazanılmasıyla alakalı projeler uygulanmaya başladı ve yaygınlaştırıldı bile. Biz geç kaldık, hala de vakit geçiriyoruz. Bunun uygun teknolojilerle yeni usullerle daha sürdürülebilir metodolojisini bulup atık sularımızı arıtıp tekrar kazanarak endüstride tekrar kullanmamız lazım” diye konuştu.’DAMLAMA SULAMAYA GEÇİLMESİ LAZIM’Tarımsal sulamada damlama sulama sisteminin daha da yaygınlaştırılabileceğini kaydeden Tecer, “Tarımsal sulanmada büyük bir su kütlesi tüketiyoruz. Bunun yırtıcı sulamayla vazgeçilerek daha damlama sulama, yağmur temelli sulama modeline geçmek lazım. Bu da çiftçilerimizin eğitilmesi ve buna hassas hale getirilmesiyle gerçekleştirilebilecek bir şey. Devletin de bunu takip etmesi, sübvanse etmesi, teşvik ve desteklemesiyle lakin gerçekleşebilir” dedi.Kuraklığın önüne geçmede, günlük hayat biçiminde yapılacak tasarrufların katkısının değerli olduğu da belirten Prof. Dr. Tecer, “Bütün bunlar yetmeyecektir tabi. Bizler de günlük yaşantımızda suyu tüketirken şuurlu bir tüketimle tasarruf ederek, israf etmeyerek daha az suyla gereksinimlerimizi karşılayabilecek bir hayat biçimine dönüşmemiz lazım. Tahminen birtakım kuşakları bu manada kaybetmiş olabiliriz, alışkanlıklarımız bize müsaade etmiyor olabilir lakin ilkokuldan itibaren eğitim sistemimize sularımız ve sularımızın korunmasıyla alakalı müfredatlara yer verirsek çocuklarımızı bugünden eğitmeye başlarsak yarın ve yarından sonraki jenerasyonlar sularını koruyabilecek bir ömür biçimini davranış haline dönüştürmüş olurlar. Kuraklığın tesirlerini azaltabiliriz. Sonuçta ülkenin bir su kaynağı var, su potansiyeli var. Bu potansiyelini faal bir formda kullanarak kuraklığın verebileceği ziyanların önüne geçmiş olabiliriz” diye konuştu.Süleymanpaşa Ziraat Odası Lideri İmdat Hürmet da 50 yıldır bu türlü kuraklık görmediklerini belirterek, “2022 yılını kurak bir yıl olarak yaşadık. 2023’e girdik. Buğdaylarda şu anda rastgele bir dert yok. Makul bir yağış aldık ancak şu anda derelerde su yok. Barajlar bildiğiniz üzere yarıdan aşağıya düştü. Çiftçi, en azından bir kar görmek istiyorlar. Nisanda mayısta yağış olursa mahsulümüz olur. Sahiden görülmemiş bir yıl yaşıyoruz. Biz bu türlü bir yıl görmedik. 50 yıldan beri bu türlü bir kuraklık yaşamadık. Bu yıl çok düşük. Bekliyoruz, inşallah hava raporları önümüzdeki günlerde yağışlı gösteriyor. Olursa çiftçimiz rahatlayacak” dedi.
– Tekirdağ
