Haber: EDDA SÖNMEZ / Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
İstanbul Valisi Davut Gül, kısa müddet içinde sistemsiz göç problemini İstanbul‘un gündeminden çıkacaklarını, suça karışan yabancıları gözünün yaşına bakmadan hudut dışı edeceklerini söyledi. Vali Gül, lakin sanıldığının bilakis yabancıların hata sürece oranının Türklere nazaran çok daha az olduğunu belirterek “Şehir genelinde 100 Türk vatandaşından 6’sı hata işliyorsa birebir sayıyla oranlarsak 100 yabancıdan 1 yabancı cürüm işliyor” dedi. Kentin değerli problemlerinden biri olan çocuk dilenciliğini de kentin gündeminden çıkaracaklarını bildiren Gül, ısrarla dilendirilen çocukların devlet muhafazasına alınacağını bildirdi.
İstanbul Valisi Davut Gül, medya yöneticileriyle kahvaltıda buluştu. Gül kahvaltı sonrası soruları yanıtladı.
Kaçak göçle uğraşın kararlılıkla devam edeceğini vurgulayan Vali Gül, “Bizim göç siyasetimiz merhamet, adalet eksenli. Kimseye zulüm de etmiyoruz, kimsenin başıboş dolaşmasına da müsaade etmiyoruz. Bu uygulama devam ettiği surece kısa mühlet içerisinde sistemsiz göç İstanbul‘un gündeminden çıkmış olur” formunda konuştu.
Vali Gül’ün açıklamaları şöyle:
“ESENYURT’TA HATALAR YÜZDE 9 ORANINDA DÜŞMÜŞ: Esenyurt özeline baktığımızda cürümler yüzde 9 oranında düşmüş. Dün de hata işleniyordu, bugün de işleniyor, yarın da işlenecek. 16 milyonun yaşadığı bir yerde hiç cürüm işlenmeyecek dersek o denli bir şey yok. İstanbul‘da kabahat işleyenin yanına kalmıyor. Hiçbir şey faili meçhul kalmıyor. Esenyurt’un nüfusu artmasına karşın cürüm oranı azaldıysa bir uğraş var. Asıl kıymetli olan şu. Devletin bir kararlılığı var mı yok mu? Sokak çeteleriyle, yasa dışı kümelerle sonuna kadar gayret edilecek ister bir kişi olsun ister bin kişi olsun. Asla hata işleyenleri himaye etmeyeceğiz, çaba edeceğiz. Cürmün işlenmemesi için tüm önlemleri alacağız.
HANGİ SUÇA KARIŞIRSA KARIŞSIN O YABANCI SINIRDIŞI EDİLECEK: İlçelerimizde cürüm oranları nüfusa nazaran değişiyor. Üç aşağı, beş üst birbirine yakın. İstanbul genelinde cürüm oranında yüzde 9 ila 11 ortasında düşüş var. Yabancıların cürüm sürece oranı vatandaşlarımıza nazaran daha az. Yabancılar 6’da bir oranında. Esenyurt’taki olayda yabancılar karışmadı bu işe. Sonuçta ikisi de Türk. Yabancılarla ilgili göç problemini anlatırken çok kesin bir kriterden bahsettik. Bırakın adam öldürmeyi, hangi suça karışırsa karışsın o yabancı hudut dışı edilecek. Yabancıların Türkiye’de rahatça kabahat işleyeyim olgusu olmayacak. İlçelerimizin birbirinden farkı yok. Polisin giremediği mahalleler var. Bunlar kent efsanesi. İstanbul polisinin, jandarmasının organize kabahatlerle ilgili yaptığı operasyonlar var. Kararlılıkla devam ediyor. Sabah erkan kalkanın, şu mahalle bizim denetimimizde diyebileceği bir kent değil. İstanbul inançlı bir kent lakin daha inançlı yapmak için elimizden geleni yapacağız.
BİREYSEL SİLAHLANMA OLABİLİYOR: Kişisel silahlanmayla, ruhsatlı silahları birbirinden ayırmak lazım. Evet, ruhsatlı silahlar da kişisel silahlanma ancak bir ruhsatı var. Hata sürece oranlarına baktığımızda ruhsatlı silahlar neredeyse yok denecek kadar az. Lakin ruhsatsız olarak ferdî silahlanma olabiliyor. Bununla ilgili de gerek şok uygulamalarında gerek alanları kapatarak emniyet, jandarmanın yaptığı uygulamalarda çok sayıda silah ele geçiriliyor.
BİZ KAÇAK GÖÇLE GAYRET EDİYORUZ: Biz turistle çaba etmiyoruz. Biz kaçak göçle uğraş ediyoruz. Güvenliğimiz için, tertibimiz için devlet olmanın gereğini yerine getirmek için bunu dışarı atıyoruz. Kayıtlı, ne iş yaptığını, ne vakit geldiğini, ne vakit gideceğini biliyoruz. Bununla bir problemimiz yok. Türkiye’de kurallara uymak koşuluyla, kayıt altında olmak kaidesiyle gelen herkese kapımızı açıyoruz. Beşerler tedavi olmak için geliyor, gezmek için geliyor, yatırım yapmak için geliyor. Yabancı düşmanlığı öbür bir şey, kaçak göçle gayret diğer bir şey. Bizim toplum yapımızda yabancı düşmanlığı yok. Suriye sorunu, sonsuza kadar savaş olmaz. O bölgeye barış gelecek, huzur gelecek. Bizim konuk ettiğimiz beşerler da ülkelerine dönecekler.
EĞER TAKSİ PLAKASI VERİLECEKSE, BU PARAYI ALIP KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KULLANMAK İSTERİM: Mevcut taksiciler de olmak üzere taksi sıkıntısında memnun olan kimseyi görmedim. Minibüslerden taksiye geçiş müsaadesi verilmiş. Bunlardan da 2 bin civarı taksi hizmete girmemiş. Acilse bunların çabucak sisteme dahil olması gerekiyor. Taksicinin söylediği, ‘Biz para kazanamıyoruz’, müşteri de ‘Bizi almıyor’ diyor. Adam müşteri alıyor 2 saatte 5 kilometre yol gidebiliyor. Tahminen taksilere metrobüs gibisi farklı alternatifler oluşturmak lazım. Taksi sıkıntını trafikten bağımsız düşündüğümüzde sorun çözülmüyor. Taksi bulamamak sorun lakin taksiye 2 bin bin lira vermek daha büyük sorun. Hasebiyle taksi ulaşılabilir, erişilebilir ve ekonomik olacak. Bunlar bir ortaya geldiğinde sorun çözülmüş olur. Bu türlü bir yetki de yok, çalışma da yok ancak şayet taksi plakası verilecekse, bu parayı alıp kentsel dönüşümde kullanmak isterim. Üniversitelerin, yurtların altyapısında kullanmak isterim.
DEPREME DAYANIKSIZ HİÇBİR OKULUMUZ YOK: Okullarımızın yüzde 97’si ya yine yapılmış ya zelzeleye hazır hale getirilmiş. Zelzeleye dayanıksız hiçbir okulumuz yok. 6 Şubat sarsıntısının akabinde da riskli okul varsa boşaltılmış. Öğrencilerimizin yüzde 40’ı ikili eğitim yapıyor. Bu çocukların tekli eğitime dönmesi lazım. Milli Eğitime ilişkin oluklarda zelzele riski taşıyan hiçbir okulumuz yok.
EVİNİZ ESKİDİĞİNDE DE YENİLEMEK İÇİN ÜZERİNE PARA VERECEKSİNİ: Yarısı bizden kampanyası çok değerli. Vatandaşın sarsıntıyla ilgili dönüşüme hazır olması lazım. Hemşerilerimiz şunu beklerse ‘Hiç para harcamayayım biri gelsin konutumuzu yenilesin’. Bunun olma ihtimali zayıf. Nasıl otomobiliniz eskidiğinde üzerine para veriyor yeniliyorsanız, konutunuz eskidiğinde de üzerine para vereceksiniz. Mevcut meskeni tahminen eskidir lakin yenileyince pahası artar. Daha inançlı meskenlere, iş yerlerine geçmek için fedakarlık yapmak gerekiyor. Bunun sonucunda herkes kazanacak. Yalnızca ben kazanayım dediğinizde siz kazanmıyorsunuz.
İSTANBUL İÇİN ÇALIŞAN HERKESLE BİR ARADA ÇALIŞIRIZ, FARKLI BİR AJANDAMIZ YOK: Biz geldikten sonra Sayın Ekrem İmamoğlu bizi ziyarete geldi, biz de iadeiziyarete gittik. Sarsıntıyla ilgili, tanıtımla ilgili toplantı oldu, tanıtım ajansının toplantısı oldu. Onun da bizim de çok ağır programımız var. İlçelere gittiğimizde hem kaymakamlığı hem ilçe belediyesini ziyaret ediyoruz. Bizim için değerli olan taş üstüne taş koyması. İstanbul için çalışan herkesle birlikte çalışırız. Farklı bir ajandamız yok. İstanbul’un hayatını kolaylaştıracak herkese yardımcı olmaya hazırız.
SOKAK HAYVANI DİYE BİR ŞEY YOK, HAYVANLARIN BİR SAHİBİNİN OLMASI LAZIM: Sokak hayvanı diye bir şey yok, hayvanların bir sahibinin olması lazım. ‘Ben çok seviyorum, hasebiyle da sahipsiz olsun, mahallede dolaşsın, vakit zaman da insanlara ziyan verse de olabilir, beğenilen görelim’ deme lüksümüz yok. Belediyelere kanunen bir misyon verilmiş. Belediyeler vazifesini yapacak. Belediyeler vazifesini yaptığı anda bu problemler ortadan kalkmış olur. Belediyeler vazifesini yapmazsa, vatandaş da ‘Bunlara dokunmamak lazım’ dediğinde ömür kalitesi düşüyor. Köpeklerin, hayvanların birer sahibi olacak. Bunları sevenler de bunları sahiplenecek. Bunların dışındakileri de belediyeler kısırlaştıracak. Herkes vazifesini yaptığında ortada sokak hayvanı diye bir şey de kalmayacak. Gaziantep’te şahit oldum yasaklı ırklardan birisi 4 yaşındaki bir çocuğun kafatasını yemişti. Bu, hayvanseverlikle karşılayacağımız bir sıkıntı değil.
TÜRK VATANDAŞLARI YABANCILARA ORANLA DAHA ÇOK CÜRÜM İŞLİYOR: İstanbul’da hata işlenme oranlarına bakıldığında Türk vatandaşları yabancılara oranla daha çok cürüm işliyor. Her şeyin nizamı var. Uyuşturucu, terör, cinsel taciz ve gibisi kabahatlere karıştıysa bunu da hudut dışı ediyoruz. Münasebetiyle da bizim göç siyasetimiz merhamet eksenli, adalet eksenli, kimseye zulüm değil. Kimsenin burada başıboş dolaşmasına da müsaade etmiyoruz. Bu türlü bir siyaset var, devam edecek. Kent genelinde 100 Türk vatandaşından 6’sı kabahat işliyorsa tıpkı sayıyla oranlarsak 100 yabancıdan 1 yabancı cürüm işliyor.
POLİSLER ÇALIŞMA KURALLARINDAN ŞİKAYLETÇİ LAKİN BU BİR GEÇİŞ PERİYODU: Polisler ağır çalışma kurallarından şikayet ediyor. Polis başta olmak üzere bir aileyiz. İşin bir biçimde yapılması lazım. Gönül ister ki en uygununu yapalım lakin bu geçiş devri. Kamera sayılarımızın artmasıyla, işçi sayımızın artmasıyla polislerimizin de çalışma saatleri daha da olağanlaşacak. Güvenliğin pardonu yok. Dertli bir şey varsa bu güvenliği bizim sağlamamız gerekir. Diğer türlü hata oranında düşüşü değil artışı konuşuyor oluruz. Biz bu kentin güvenliğini sağlarken, müdüründen bekçisine kadar herkesin fedakarlık yapması lazım. İstanbul’da polis sayısı her geçen gün artıyor. Hem sayı hem teknik kapasite olarak biraz daha iyileşeceğiz inşallah. Polislerimiz haklı lakin bu geçiş periyodunda İstanbul’un güvenliği benden de bütün mesai arkadaşlarımızdan da daha değerli. Arkadaşlarımız da bu şuurla çalışıyorlar.
ÇAKARLI ARAÇLAR SIKINTISINI DENETLEME DEVAM EDECEĞİZ: Çakarlı araçlarla ilgili 2 yıl evvel bir genelge çıktı. Geldikten sonra benim de dikkatimi çeken bir noktaydı. Geçersiz çakarlar dahil bununla ilgili denetlemeye devam edeceğiz.
DİLENDİRİLEN ÇOCUĞU DEVLET MUHAFAZASINA ALACAĞIZ: Çocuk dilencileri kentin gündeminden çıkaracağız. Tespit ettiğimizde, ekonomik sebeple dilendiriliyorsa bunları ortadan kaldıracağız. İkincide yakaladığımızda ekonomik sebepleri ortadan kaldırmamıza karşın dilendirilmeye devam ediyorsa, çocuğu devlet müdafaasına alacağız, yabancıysa da ailesiyle birlikte hudut dışı edeceğiz. Değerli bir kısmının dilendiricilik çeteleri tarafından yapıldığını biliyoruz. Bununla çaba edeceğiz.”
